Kültür Tarih
Yazan: admin Tarih: Nisan 29th, 2009Marmara Denizi’inin güneybatısında 3 büyük (Marmara,Avsa,Paşalimanı) ve 9 kücük (Ekinlik,Koyun, Mamalı,Hasır,Pale,Fener,Asmali ve Pasalimani Koyundaki 2 adacık ada vardir. Marmara Adaları ismini taşıyan bu adalar, yapı ve yerşekilleri bakımından Kapıdağ Yarımadası’nın Marmara denizi’ ndeki uzantısı görünümündedirler. 4. zamanın sonlarında deniz seviyesinin yükselmesi ve alçak kesimlerin sular altında kalması sonucunda, anakara Kapıdağ Yarımadası’ndan ve birbirlerinden ayrılarak bügünkü şekilllerini almışlardır. Avşa Adası’nın, Marmara ve diğer adalarla arasındaki derinlik 16-35 metre arasındadır. Sadece, Ekinlik Adasini birleştiren kara parcası 1-4 metre derinlikte olduğundan sakin havalarda bu baglantıyı izlemek mümkün olmaktadır. Adanın uzunluğu 9 km, eni 4 km kadardır. Toplam yüzolcümü 36 km²’dir. Adanın batısına üzerinde bir deniz feneri bulunan Hayırsız Ada yer alır. Genellikle granit ve granodiyorit ana kayasından oluşan kumlu topraklarda örtülüdür. Kum oranı oldukça yüksektir. Granit taşlar adanın yüzey dokusuna adeta serpilmiştir. Batı kısmında, geniş aluvyal kıyı ovası, dogu kısmında kısmen agaçlıklı bir bölum yer alır. Adanın köyleri burada kurulmuştur (Türkeli ve Yiğitler Köyleri).
Agaçlar az olan tarım kültürü ve yaygın olan bağcılık nedeniyle kesilmiştir. Bağcılık çok gelişmiştir.Adanın büyük bölümü asmalarla
doludur. Geri kalan alanlarda, bodur çalılar, dikenli ve otsu bitki toplulukları, beyaz kum zambakları ve diğer çiçekler adanın bitki ortüsünü oluşturur.
Ada, Marmaranın orta bölümünda yer almiştır. Bölge ikliminin özelliklerini taşımakla birlikte, Akdeniz ve Karadeniz ikliminin özelliklerini de yansıtır. Yaz aylarında sıcaklık ortalaması 30 derecenin üzerindedir. iki farklı iklim bölgesi ortasında yer aldığı için yazın kuzeyden esen kuvvetli rüzgarların etkisinde kalan köpuklu denize girmek, avşa adası’nın iklim özelliğinin en güzel yanıdır. Adayı güzelleştiren diğer önemli faktörlerden biri de Haziran ayından, eylül ayının sonuna kadar, hatta Ekim ayında bile denize girilebilir olmasıdır. Yüzyıllar içinde değişerek gelen birçok ismi vardır. Kyzikos’Lu Diogenes, Propontis adalarını anlatırken Ofiousa ile Fisia’yi birbirinden ayırmıştır. Plinius bu adaya OPHiUSSA der. Bizans tarihinde ise adanın ismi AFOUSiA’dir.La Mottraye 17. yy. başında, adaya buradaki Meryem Ana Manastırı nedeniyle Pnagia adı verildiğinden bahseder. Marmara adalarında tarihi incelemeler yapan Gedeon’a, Patrikhane tarafından verilen 1892 tarihli vasiyetnamede ise, adanın ismi AOSiA şeklinde yazılmıştır. Rumlar adayı terketmeden önce ise AFISSIA ismini kullanmışlardır. Ada’nın ismi daha sonraki zamanlarda Araplar Adası olarak da anılmıştır.
Yakın zamanlarda adanın resmi adı Türkeli olmuştur. Daha sonraları günümüzde adanın tarihi isminin Turkçeleştirilmiş şekli olan AVŞA kullanılmaya baslanmıştır
Adanın ilk yerli halkı hakkındaki ilk yazılı bilgiler coğrafyacı Strabon ve tarihçi Plinius’un kitaplarında bulunmaktadır. Toprak
durumu bakımından hiç bir zaman zengin olamamış, bagımsız bir idareye kavuşamamıs olan ada, tarih içinde, çevresinde hakim olan kuvvetin arkasından gitmiştir. Hristiyan din adamları için bir sürgün yeri olarak kullanılmış ve bütün Ortaçağ boyunca boş kalmıştır.Şimdiye kadar hiçbir sistematik kazı yapılmamıştır. Ancak adada, anakara Kapıdağ Yarımadası`ndan ayrılmadan önce bazı ilkel toplulukların yasadığı, avcılıkla geçindiği, anakara ile baglantı kesilince yeni bir yaşam biçimi geliştirdikleri, avcılığı azaltarak tarım, besicilik ve balıkçılıkla geçindikleri bazı buluntular nedeniyle anlaşılmaktadır.
Adanin dört bir yanını, koylarını hergün gezi motorları ile veya kendi vasıtanızla gezebilirsiniz. Bunların en ünlüleri Çınar Koyu,
Kumburnu, Mavi Koy, Değirmen, Manastır, Kumtur, Beyaz Saray ve Yiğitler Köyündeki Altın Kum’dur. Ayrıca adanın içinde herhangi bir yere gitmek veya gezmek isterseniz, kenarları açık, küçük treni de kullanabilirsiniz. Avşa’da adanın heryanını çevreleyen altın rengi kumsallarda dantel gibi işlenmiş koylarda yeşillendirilmiş sahil şeridi içinde güneşin muhteşem bir şekilde batışını seyrederek gündüzü bitiren insanlar, sahilin bir ucundan diger ucuna kadar sıralanan bar-cafe, restorant ve muzikhollerden yükselen müzik sesleri içinde, Avşa’nın çeşitli meşhur saraplarını yudumlarken gecenin karanlığının aydınlığa dönöştügünü, bir başka güne başladıklarını bile anlayamazlar. işte Avşa’daki tüm güzellikler içinde 24 saatte 2 günün birden yaşandığından bahsetmek abartı olamaz
Şarapçılık ve balıkçılik başlıca geçim kaynaklarıydı. Ancak turizmdeki büyük patlama nedeniyle balıkçılıkta gerileme olmuştur. Sarapçılığı sürdüren aileleler vardır. Adanın doğu kıyısında yer alır. Eski adı Araplar olan köyde önceleri Arapların oturduklarını Dapper anlatmaktadır. Bu insanların Arap donanmasının, Istanbul’u 672-678 yılları arasında buralarda kışladıklarını ve Arap büyüklerinden bazılarının köyde kaldıklarından bahsetmektedir. Daha sonraları Rumlar ve onlardan sonra Trakya goçmeni Türkler
yerleşmişlerdir. Şarapçılık, balıkçılık ve taşcılık gibi işlerle uğraşan köy halkının yaşam standardı yüksektir.